Uzmanlar, Türkiye’nin Kabil Havalimanı’nın işletmesini sürdürmek ve Afganistan’dan gelecek göç dalgasının önünü almak için Taliban yönetimi ile görüşmek zorunda kaldığını söyledi.
Uğur DUYAN
ANKARA (Anayurt) – ABD ordusunun istihbarat raporlarına göre 30 ila 90 gün içinde Taliban’ın kontrolüne geçmesi beklenen Afganistan’ın başkenti Kabil, 3 gün içinde düştü. Uzmanlar, ABD ve müttefiklerin 20 yıldır bugün için eğitip, donattığı 300 bin kişilik Afgan ordusunun 10 gün içinde ülkenin bütün sınırlarını ve Kabil dışındaki tüm vilayetleri Taliban unsurlarına bırakıp kaçmasının arkasında halkın yönetime duyduğu güvensizlik, ülkeyi bütünüyle saran yolsuzluk ve rüşvet ağının olduğunu söyledi.
Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Türkiye’nin Kabil Hamid Karzai Havaalanın işletilmesi ve TSK’nın Kabil’de olası misyonu için artık Taliban yönetimi ile görüşmek durumunda olduğunu söyledi. ODTÜ’den Prof. Dr. Mustafa Türkeş de Afganistan’dan Türkiye’ye yönelebilecek olası göç dalgasının önün alınması için Taliban ile görüşmelerin yapılabileceğini ancak ülkedeki başlayacak iç karşılıklar yüzünden göçün bütünüyle engellenmesinin mümkün olmadığının altını çizdi. Dış politika analisti Aydın Sezer ise merkezi Afgan yönetiminin son dönemde rüşvet ve iltimasın yoğunlaşmasıyla halk nezdinde güvenilmez bir görünüm kazandığı için Taliban ilerleyişine karşı direnecek bir kanadın ortaya çıkmadığını söyledi.
ABD İSTİHBARATI İFLAS ETTİ
Dış politika analisti Aydın Sezer, “Kabil’in de çok kısa bir süre içinde Taliban yönetimine geçmesiyle, ABD ordusunun ve CIA’nın istihbarat raporlarının 6 ay içinde Taliban unsurlarının bütün Afganistan’da hakimiyet kuracağı yönündeki tahminlerinin ne kadar vasat ve öngörüsüz yorumlardan ibaret olduğunun bir göstergesidir” görüşünde bulundu. ABD’nin 20 yıldır Taliban’la savaşması için hazırladığı Afgan ordusunu hiç tanıyamadığını ifade eden Sezer şöyle konuştu:
“ABD ve müttefiklerinin çekilme süreciyle ilgili attıkları hızlı adımlara bakarak şu soruyu kendimize sormak durumundayız. ABD ve müttefikleri Afganistan’dan çekiliyorlar mı? Yoksa kaçıyorlar mı? NATO ve ABD güçlerinin çekilmesiyle birlikte Afgan ordusu ve Afgan güvenlik güçleri Taliban’la savaşma riskini göze almadıkları için bütün mevzileri hızlıca terk ettiklerini gördük. Dolaysıyla diyebiliriz ki; müttefiklerin bölgeyi terk etmesinden ötürü beklenen çatışmalar yaşanmadan hiçbir direnişle karşılaşılmadan Taliban sadece yürüyerek bütün bir ülkeyi ele geçirdi.”
Sezer, merkezi Afgan yönetiminin son dönemde rüşvet ve iltimasın yoğunlaşmasıyla halk nezdinde güvenilmez bir görünüm kazandığı için Taliban ilerleyişine karşı direnecek bir kanadın da ortaya çıkmadığını söyledi.
TALİBAN’LA GÖÇ KONUSUNDA ANLAŞMA SAĞLANIR MI?
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Mustafa Türkeş ise Afganistan’dan başlaması muhtemel göçe ilişkin henüz somut verilerin olmadığını ifade ederek, “Taliban ile göç konusunda uzlaşı sağlanması halinde daha net açıklamaların gelmesi mümkündür” dedi. Türkeş şöyle konuştu:
“Afganistan’dan öncelikli göç etmesi muhtemel gruplar Şiiler olacağı için bu ülkedeki Hazaralar, İran tarafından kabul edilecek mi yoksa Türkiye’ye yönlendirilecek mi? Bu soru gündemde. Bir diğer soru ABD’nin bölgede kendi hizmetinde çalışan Afgan nüfusa yönelik tahliye çalışması. ABD bu insanların bazılarını seçerek kendi ülkesine kabul edeceğini açıkladı. Ancak geçici olarak sığınacakları ülkeler aradığını da biliyoruz. Bunun için de Arnavutluk ve Kosova gibi ülkelerin adı dolaşıyor. Keza Fransa da kendisine hizmet edenlere ülkede bir alan açtı.
Bu ülkelerin hizmetinde çalışan kesimler yüz bin kişi eder en fazla ancak Afganistan’dan yönelecek olası göç bundan katbekat fazla olacak. Bu göç de Türkiye üzerinden Avrupa’ya yönelecek. Bu durum bir bakıma normal çünkü başka bir alternatif geçiş yolu yok. Bir bakıma Türkiye’yi göçmenlerin sığındığı bir ülkeye dönüştürdüğü için ciddi sıkıntılar doğruyor. Türkiye Suriye yönetimiyle ciddi sorunlar yaşadığı için ve Suriye yönetimiyle bu sorunlarını çözüme dönük adımlar atmadığı için bugün Suriyeli göçmeler sorunu yaşıyoruz. Bu konuda çözüme dönük adımlar atılsaydı daha farklı bir yerde olunurdu. Türkiye’de göçmenlerin büyük soruna dönüşmesi halinde geri dönülmesi zor bir noktaya gelinebilir ve çok daha vahim sonuçlara neden olur. Bu nedenle de göçmen karşıtlığına dönük önlemler alınmalıdır.”
Türkeş, Afganistan’dan Türkiye’ye yönelebilecek olası göç dalgasının önünün alınması için Taliban ile görüşmelerin yapılabileceğini ancak ülkede başlayacak iç karşılıklar yüzünden göçün bütünüyle engellenmesinin mümkün olmadığının altını çizerek şunları kaydetti:
“Erdoğan’ın bir televizyon yayınında ifade etiği ‘Taliban’ın üst düzey yöneticileri ile görüşebiliriz’ açıklamasını temel alırsak Türkiye’ye Afganistan’dan gelecek olan göçü de durdurmak ya da azaltmak için bazı girişimlerde bulunulacağı yorumunu getirebiliriz. Ancak Taliban’ın bu noktada atacağı adımlar yani ülkede uygulayacağı politikaların sertleşmesi halinde ya da ülke içindeki iç karışıklığın artması halinde bu göçün engellenmesi de mümkün olmayabilir. Ayrıca Türkiye bölgede Taliban üzerinden bir rol üstlenmeye kalkışırsa bu çok büyük risk içerir ve bölgede var olan istikrarsızlığın daha aratmasına neden olur.”
YENİ BİR DÖNEMİN KAPISINDA
Emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin de Afganistan’da halkın merkezi yönetime karşı güvensiz olduğunu, rüşvet ve yolsuzluk iddialarının Taliban ilerleyişini hızlandırıldığını ve bunun doğal bir sonucu olarak Afgan ordusunun hiçbir direniş göstermeksizin Kabil yolunu Taliban unsularına açtığını ifade etti. Pekin, Taliban ilerleyişi sürerken aşiretlerin merkezi yönetime oranla daha güçlü gördükleri Taliban’a katıldıklarını bunun da bir sonucu olarak öngörülen süreden çok daha kısa bir sürede yönetimin el değiştirdiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Taliban Kabil’e girdiğinde büyükelçiliklerin çekirdek unsurları bölgede kalacak mı bunu bilmiyoruz. Bu görüşmeler neticesinde ortaya çıkacaktır. Tabi Türkiye’nin Hamid Karzai Havaalanı’nın işletmesini üstlendiği ve burada belli miktarda bir gücümüzün de olduğunu düşünürsek; ileriye dönük olarak havalimanının işletmesinin sürdürülmesi için de Taliban ile görüşmek ve anlaşmak durumunda kalınacaktır. Zaten muharip bir görev olmadığını sadece işletmenin Türkiye’de olacağını söylüyor yetkililer. Afganistan’ın dünyaya açılan tek kapısı olan bir nokta olduğu için buranın açık tutulması istenecektir.”
Afganistan’da yönetimin Taliban’a geçmesiyle hem bölge için hem Türkiye için yeni bir dönemin başlayabileceğini kaydeden Pekin, “Taliban ile Çin yönetimi ile görüştü. Bu görüşmede Taliban’dan Doğu Türkistan İslam Partisi’nin unsurlarının desteklenmemesi istendi. Aynı şekilde Rusya, El-Kadie ve IŞİD gibi terör örgütlerinin de Afganistan’da barındırılmamasını istedi. ABD ile görüştüler. Bu görüşmelerde ne istendi şu an bilmiyoruz. Pakistan’dan gelen talepler var. Her ne kadar Pakistan Afganistan Taliban’ını desteklese de Pakistan Taliban’ı ülkede merkezi yönetime karşı. Bütün bunların dışında Afganistan’da batı tarzı yaşamı benimsemiş olan 10 milyon insanın var olduğu rapor ediliyor. Eğer ki, bu insanlar ülkeden çıkartılırsa çok büyük bir göç başlayacaktır ve sınırlarda güvenlik sorunlarından tutun da insani dramlara varıncaya kadar pek çok sorun yaşanacaktır. Umarım görüşmelerden bu tür sonuçları engelleyecek bir çerçeve çizilerek çıkılır. Yoksa çok ciddi sorunlar hem dünyayı hem bölgeyi hem de ülkemizi bekliyor.”